SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

TEFSİR BAHSİ

<< 3018 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

6 - (3018) حدثني أبو الطاهر، أحمد بن عمرو بن سرح وحرملة بن يحيى التجيبي (قال أبو الطاهر: حدثنا. وقال حرملة: أخبرنا) ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب. أخبرني عروة بن الزبير؛

 أنه سأل عائشة عن قول الله: {وإن خفتم أن لا تقسطوا في اليتامى فانكحوا ما طاب لكم من النساء مثنى وثلاث ورباع} [4 /النساء /3] قالت: يا ابن أختي! هي اليتيمة تكون في حجر وليها. تشاركه في ماله. فيعجبه مالها وجمالها. فيريد وليها أن يتزوجها بغير أن يقسط في صداقها فيعطيها مثل ما يعطيها غيره. فنهوا أن ينكحوهن إلا أن يقسطوا لهن. ويبلغوا بهن أعلى سنتهن من الصداق. وأمروا أن ينكحوا ما طاب لهم من النساء، سواهن.

قال عروة: قالت عائشة: ثم إن الناس استفتوا رسول الله صلى الله عليه وسلم بعد هذه الآية، فيهن. فأنزل الله عز وجل: {ويستفتونك في النساء، قل الله يفتيكم فيهن وما يتلى عليكم في الكتاب في يتامى النساء اللاتي لا تؤتوهن ما كتب لهن وترغبون أن تنكحوهن} [4 /النساء /127].

قالت: والذي ذكر الله تعالى؛ أنه يتلى عليكم في الكتاب، الآية الأولى التي قال الله فيها: {وإن خفتم أن لا تقسطوا في اليتامى فانكحوا ما طاب لكم من النساء} [4 /النساء/ 3].

قالت عائشة: وقول الله في الآية الأخرى: وترغبون أن تنكحوهن، رغبة أحدكم عن اليتيمة التي تكون في حجره، حين تكون قليلة المال والجمال. فنهوا أن ينكحوا ما رغبوا في مالها وجمالها من يتامى النساء إلا بالقسط. من أجل رغبتهم عنهن.

 

[ش (مثنى وثلاث ورباع) أي ثنتين ثنتين، أو ثلاثا ثلاثا، أو أربعا أربعا. وليس فيه جواز جمع أكثر من أربع. (يقسط في صداقها) أي يعدل. (أعلى سنتهن) أي أعلى عادتهن في مهورهن ومهور أمثالهن].

 

{6}

Bana Ebû't-Tâhir Ahmed b. Amr b. Şerh ile Harmele b Yahya Et-Tücîbl rivayet ettiler. (Ebû't-Tâhir: Haddesenâ; Harmele ise Ahberanâ tâbirlerini kullandılar. Harmele dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab’dan naklen haber verdi (Demişki): Bana Urve b. Zübeyr haber verdi ki,

 

kendisi Aişe'ye Allah Teâlâ'nın :

 

«Eğer yetimler hakkında adalet gösteremiyeceğinizden korkarsanız, size helal olan kadınlardan ikişer, üçer ve dörder tanesini nikâh ediverin.» [Nisa 3] âyet-i kerîmesini sormuş. Âişe :

 

— Ey kızkardeşim oğlu! Bu kadından murad; velisinin terbiyesinde bulunan yetimedir. Velisine malında ortak olur, onun da yetimenin mal ve güzelliği hoşuna gider ve velisi onunla mehrinde adalet güzctmeksizîn evlenmek ister. Ona başkasının verdiği kadar mehir vermeyi diler. Bu sebeple velilerin onları nikâh etmeleri yasak edildi. Meğerki, onlar hakkında adalet gösterip mehirlerinin âdet olan en yüksek derecesine ulaşmış olalar. Bir de velîlere bu yetim kızlardan başka helâl olan kadınlarla evlenmeleri emrolundu, demiş.

 

Urve diyor ki:. Âişe şunu söyledi: Bilâhare halk bu âyetten sonra kadınlar hakkında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den fetva istediler. Bunun üzerine Allah (Âzze ve Celle):

 

«Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki : Allah onlar hakkında ve Kitabda sîze okunan mehirlerini vermediğiniz halde, kendilerini nikâh etmek istediğiniz yetim kadınlar hakkında fetva verecektir.» [Nisa 127] âyetini indirdi.

 

Âişe demiş ki: Allah Teâlâ'nın size kitabda okunan diye bahsettiği |ilk âyettir. Ki, bu âyette Allah :

 

«Eğer yetimler hakkında adâ!et gösterememekten korkarsanız, size helâl olan kadınlardan nikâh ediverin.» buyurmuştur.

 

Âişe şöyle demiş: Allah Teâlâ'nın diğer Ayet-i Kerîme'de :

 

«Onları nikâh etmek istersiniz...» buyurması, sizden birinizin terbiyesi altında bulunan yetim kızın malı ve güzelliği az olduğu zaman, ona rağbet göstermesidir. Böylece veliler bunlara rağbet göstermedikleri için, malına ve güzelliğine rağbet ettikleri yetim kadınları nikâh etmekten nehyolundular. Ancak adalet gösterirlerse o müstesna!

 

 

6-م - (3018) وحدثنا الحسن الحلواني وعبد بن حميد. جميعا عن يعقوب بن إبراهيم بن سعد. حدثنا أبي عن صالح، عن ابن شهاب. أخبرني عروة؛

 أنه سأل عائشة عن قول الله: {وإن خفتم أن لا تقسطوا في اليتامى}. وساق الحديث بمثل حديث يونس عن الزهري. وزاد في آخره: من أجل رغبتهم عنهن، إذا كن قليلات المال والجمال.

 

{m-6}

Bize Hasen El-Hulvânî ile Abd b. Humeyd de hep birden Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd'dan rivayet ettiler, (Demişki): Bize babam Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan naklen rivayet etti, (Demişki): Bana Urve haber verdi. Kendisi Âişe'ye Allah Teâlâ'nın :

 

«£ğer yetimler hakkında adalet gösterememekten korkarsanız...» âyetini sormuş...

 

Ve râvi hadîsi Yunus'un Zührî'den rivayet ettiği hadîs gibi nakletmiş, sonunda:

 

«Yetim kızların malı ve güzelliği az olduğu vakit, onlara rağbet göstermedikleri için...» cümlesini ziyâde etmiştir.

 

 

7 - (3018) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب. قالا: حدثنا أبو أسامة. حدثنا هشام عن أبيه، عن عائشة،

 في قوله: {وإن خفتم أن لا تقسطوا في اليتامى}. قالت: أنزلت في الرجل تكون له اليتيمة وهو وليها و وارثها. ولها مال. وليس لها أحد يخاصم دونها. فلا ينكحها لمالها. فيضربها ويسئ صحبتها. فقال: {إن خفتم أن لا تقسطوا في اليتامى فانكحوا ما طاب لكم من النساء}. يقول: ما أحللت لكم. ودع هذه التي تضربها.

 

[ش (فيضربها) يقال: ضره أضربه. فالثلاثي بحذف الباء، والرباعي بإثباتها].

 

{7}

Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Usânıe rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm, babasından, o da Âişe'den:

 

«Eğer yetimler hakkında adalet gösterememekten korkarsamz...» âyeti kerîmesi hakkında rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Bu âyet öyle bir adam hakkında nazil oldu ki, onun yetim bir kızı vardır. Kendisi bu kızın velisi ve mirasçısıdır. Kızın malı vardır. Kızın hakkını koruyacak kimsesi de yoktur. Velisi malı için onu başkasına vermez. Bu suretle ona zarar getirir ve kendisine iyi bakmaz. Buna binâen :

 

«Yetimler hakkında adalet gösterememekten korkarsamz, (başka) kadınlardan size elverişli olanları nikâh ediverin.» buyurdu. Size helâl kıldıklarını alın. Zarar verdiğin kadını bırak demek istiyor.

 

 

8 - (3018) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا عبدة بن سليمان عن هشام، عن أبيه، عن عائشة،

 في قوله: {وما يتلى عليكم في الكتاب في يتامى النساء اللاتي لا تؤتونهن ما كتب لهن وترغبون أن تنكحوهن}. قالت: أنزلت في اليتيمة. تكون عند الرجل فتشركه في ماله. فيرغب عنها أن يتزوجها. ويكره أن يزوجها غيره. فيشركه في ماله. فيعضلها فلا يتزوجها ولا يزوجها غيره.

 

[ش (فيعضلها) أي يمنعها الزواج].

 

{8}

Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abde b. Süleyman, Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den Teâlâ Hazretlerinin :

 

«Ve kitabda size okunan mehirlerini vermediğiniz halde, kendileri nikâh etmek istediğiniz yetim kadınlar...» âyeti hakkında rivayette bulundu. Âişe şöyle demiş: Bu âyet yetime hakkında indirilmiştir. Yetimedir bir adamın yanında bulunur ve malında ona ortak olur. Adam ise onunla evIenmek istemez. Onu başkasına vererek, başkasını kendi malına ortak etmekten de çekinir. Hasılı onu evlenmekten men eder. Ne kendisi alır, ne başkasına verir.

 

 

9 - (3018) حدثنا أبو كريب. حدثنا أبو أسامة. أخبرنا هشام عن أبيه، عن عائشة،

 في قوله: {يستفتونك في النساء قل الله يفتيكم فيهن}. الآية. قالت: هي اليتيمة التي تكون عند الرجل. لعلها أن تكون قد شركته في ماله. حتى في العذق. فيرغب، يعني، أن ينكحها. ويكره أن ينكحها رجلا فيشركه في ماله. فيعضلها.

 

[ش (شركته) أي شاركته. (العذق) النخلة].

 

{9}

Bize Ebü Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Ebü Usame rivayet etti (Dediki): Bize Hişam, babasından, o da Aişe’den naklen Teâlâ Hazretlerinin:

 

«Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. Dekî: Onlar hakkında size ALLAH fetva verecektir, ilah...» âyeti hususunda haber verdi. Âişe şöyle demiş: 

Bu kadın bir adamın yanında bulunan yetimedir. İhtimal ki malında hatta hurmada ona ortak olmuştur. Adam yüz çevirir yâni; ona nikah etmek istemez, onu başka bir adama verecek, başkasını kendi malına da ortak etmek de istemez. Böylece kadının evlenmesine mâni olur.

 

 

İzah:

Bu hadîisi Buhârî «Kitâbu'ş-Şerike»'de; Ebû Dâvud ile Nesâî «Kitâbu'n-Nikâh'da tahric etmişlerdir.

 

Hz. Âişe'nin okuduğu âyet-i kerîmeden murad şudur : Birinizin terbiyesi altında yetim bir kız bulunur da, onunla evlenmek istediği takdirde îcâb eden mehrini verememekten korkarsa, başka kadınla evlensin. Çünkü başkk kadınlar çoktur. Allah ona bu hususta bir darlık halketmemiştir. Âyet-i kerîmedeki ikişer, üçer, dörder tâbirlerinden murad : Bir erkek iki yahut üç yahut dört kadın alabilir, demektir. Yoksa Şîa'dan bir taifenin dediği gibi, bu sayıları bir araya toplayıp dokuz kadın alır demek değildir. Bir müslümanın nikâhı altında ancak dört kadın bulundurabileceğine ehl-i sünnet ulemasının icmaı vardır. Dörtten ziyâde kadın almak Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e mahsustur.